UÇURUMUN KENARINDA KALBİMİZ
Yirmi beşinci sayımızla üçüncü yılımıza girdik ama…
Basılı yayıncılık ciddi sıkıntılar içinde. Pek çok edebiyat dergisi artık çıkmıyor. En son edebiyatımız ciddi “İtibar” kaybetti. Teknolojiye yenik düşen geleneksel düşünceler ile birlikte hayatın anlamının ve canlılığının yeri de değişti. Bunu görmezden gelemeyiz.
Dergimiz a kalemleri çeşitli biçimlerde ülkemizde sekiz yüz elli seçkin şahsiyete düzenli ulaştırmaya gayret ettik. Genç kalemlerin ve usta yazarların birlikte harmanlandığı dergimiz “Edebiyat Okulu” işlevini hakkıyla yerine getirmekte. Gençler için araladığımız içtenlikli kapı onların nefes almasını sağlıyor.
Artık iki aylık olarak kapınızı çalacağız. Şiirin edebiyatın hatta hayattaki pek çok güzelliğin el ayak çektiği bir zaman diliminden geçiyoruz sanki. Zamanın ürperticiliği ve çılgın gürültüsü karşısında her türlü güzellikler saklanacak kuytular arıyor. Bu kuytu güzel ve soylu düşünen insan yüreğinden başka yer değil. Kalp olmamak için kalbimizin sesine kulak vermek zorundayız. Dilimizi kaybettiğimiz zaman kalbimizde diriliğini kaybeder. Kalbi atmayan insan ölüdür. Sürekli ve hızlı biçimde uçurumun kenarına doğru yolculuğu merak dürtüsüyle devam ettiriyoruz. Uçurumdan dökülenler uçmanın sarhoşluğunu çevreye yaymaktan son derece memnunlar.
Bizler uçurumun dibini gördüğümüz iddiasında bir avuç insanız.
Bize bakanların yüzlerindeki tuhaflıktan neyi anlamadıklarının farkındayız. Bu daha dehşet verici bir duruma işaret ediyor. Birbirimizi asla anlama çabasında olmamamıza… Her birimiz başkasının hayatımıza dâhil edeceği her farklı değerden rahatsızlık duyuyoruz. Hiçbir şeyi görmek, bilmek ve anlamak istemiyoruz. Tek istediğimiz zihnimizin çizdiği duvar içinde yaşadığımız anlık hazlar ve mutluluklar. Bu durum ne dünden hoşnut olmamızı, nede yarından umutlu olmamızı bize gösterse de gerçeğe sırtımızı dönmeyi erdem sayıyoruz. Böylesine derin bir girdabın içinde yaşadığımız baş dönmesinden mutlu gülücüklerimizin herkes tarafından çılgınca alkışlanmasını ümit ediyor ve bekliyoruz.
Birbirimizin canına okumak dışında okuma alışkanlığımız kalmadı. Sevgi, iyilik ve güzellik el etek çekti dünyamızdan. Bile isteye, ince ince ve şeytanca planlayarak kovduk hayatımızdan. Bunu büyük başarı olarak kabul edince dönüşü mümkün olmayan bir çizginin devamını getirmekten başka geriye bir davranış kalmamış gözüküyor.
Bu noktada anlamlı ne var diyebilirsiniz. Ümitli olmak…
A kalemler okuyup çizginin dışına çıkarak ümidinizi koruyabilirsiniz.
Zira size çokta uzak değiliz. Kalbiniz kadar yakınız.